Melankolik kişiler kendilerine güvenmiyor
''Hayata karşı ilgi kaybı, enerjisiz ve bitkin hissetme, çok ya da az uyuma…''
Melankoli sözcüğünün çok eski zamanlarda yoğun hüznü ve umutsuz olmayı ifade etmek amacıyla kullanıldığını belirten Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Melankoli, kişinin ruh dünyasında bulunan kasvet ve karanlığı ifade eder. Günlük hayatta da ruh halindeki umutsuzluğu ve üzüntülü olma halini ifade etmek için kullanılır.” dedi.
Bu kelimenin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sanatta da karşımıza çıktığına, özellikle çaresiz ve aşkından dolayı derin hüzün yaşayan aşıklar için kullanıldığına değinen Aydın, “Bilim dünyasında ise depresyonun alt tipi olarak tanımlanır ve melankolik depresyon ismiyle bilinir. Bu semptomlara örnek olarak; üzüntü ve keder hissinin uzun süreden beri yoğun bir biçimde olması, hayata karşı ilgi kaybı ve yaptığı işlerden zevk alamama, sürekli olarak enerjisiz ve bitkin hissetme, fiziksel açıdan yorgun ve huzursuz hissetme, herhangi bir şeye ya da bir konuya dikkat vermekte zorluk, çok uyuma ya da çok az uyuma, iştahsızlık ve intihar düşünceleri gibi belirtiler örnek olarak gösterilebilir.” ifadelerine yer verdi.
''Melankolik kişiler yoğun suçluluk duygusu yaşar''
Melankolik kişilerin düşünce yapısı incelendiğinde, kendilerine olan güvenlerinin ciddi oranda azaldığının görüldüğünü ifade eden Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın şöyle devam etti:
“Herhangi bir işe dikkat vermekte zorlanırlar. Yoğun yetersizlik düşünceleri bulunur. İş, aile veya ilişkilerle ilgili yaşadıkları herhangi bir süreçten sıkça kendilerini sorumlu tutarak suçlar ve yoğun suçluluk duyguları yaşarlar.”
''Melankolik depresyon, kısa süreli mutsuzluğun aksine daha uzun ve şiddetli''
“Hemen herkes günlük hayatta yaşadığı bazı sıkıntılardan dolayı huzursuz ve mutsuz hissedebilir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, bunun beklenen ve normal bir durum olduğunu ancak melankolik depresyonda bu durumun çok daha uzun süreli ve çok daha şiddetli olduğuna dikkat çekti. Herkesin yaşadığı hüzünden farklı olarak kişinin günlük hayattaki işlerinin ciddi oranda aksamasına ve ilişkilerinin bozulmasını neden olabileceğini belirten Aydın, “Özetle melankolik depresyonda yaşanan hüznün çok şiddetli olması ve uzun sürmesi, bununla birlikte günlük hayattaki işlevselliğe ciddi zararlar vermesi onu normal hüzünden farklı kılar.” dedi.
''Genetik, kimyasal ve sosyal faktörler etkili olabilir''
Melankolik depresyonun nedenlerinin diğer psikiyatrik rahatsızlıklarda olduğu gibi net olarak bilinmediğine vurgu yapan Uzman Klinik Psikolog Cumali Aydın, “Ancak bazı durumlarla melankolik depresyon arasında ilişki olduğu düşünülüyor. İlk olarak genetik açıdan depresyona yatkın olma, ikincisi beyinde kimyasal iletimde rol alan maddelerle ilgili bir dengesizliğin olması, üçüncüsü ise bu dengesizliği etkileyen çevresel faktörlerin varlığıdır. Bu faktörlere örnek olarak; sevdiğimiz birinin kaybı, ayrılık, iş ile ilgili problemler, ilişkisel problemler, ihmal ve istismar gibi çocukluk çağı travmaları, aileyle ilgili yaşanan çatışmalar ve fiziksel hastalıklar gösterilebilir.” şeklinde konuştu.
Hibya Haber Ajansı