Babacan: “Söz konusu Gazze’yse ses çıkarmayan da suçludur, suça ortaktır”

Gazze zaten bir açık hava hapishanesi olduğunu belirten Babacan, “İsrail devleti, yıllar boyu hapishanelerine doldurduğu Filistinlilere işkence ediyor. Copla, tazyikli sularla, plastik mermilerle Filistinliler her gün işkence görüyor. Gazze zaten bir açık hava hapishanesiydi.” ifadelerini kullandı.

"Öyle bir savaş düşünün ki, ABD’de 2 milyon 400 bin sivil insan öldürülmüş olsun"

Babacan, 7 Ekim’den bu yana devam eden saldırılarda can kaybının 16 bini aştığını vurgulayarak, “Yaralanan insan sayısı da 40 binin üzerinde. Biliyorsunuz, Gazze’den yaşayan nüfus yaklaşık 2 milyon 300 bin. Bu sayıları 340 milyonluk ABD nüfusu ile karşılaştırıp bir orantı kuralım. Amerika’da nüfus ne kadar? 340 milyon. Öyle bir savaş düşünün ki, ABD’de 2 milyon 400 bin sivil insan öldürülmüş olsun. Gazze’de ölen 16 bin kişinin ABD nüfusuyla orantılandığında karşılığı bu. Öyle bir savaş düşünün ki, ABD’de 6 milyon sivil yaralanmış olsun.  Gazze ölçeğindeki katliamın aslında ne kadar büyük bir katliam olduğunu bu karşılaştırma açıkça ortaya koyuyor.” dedi.

Babacan Gazze nüfusunun tam yüzde 80’inin evsiz durumda kaldığını ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:

“Yaralılara şifa olmak için, Gazze’de ağır bombardıman altında uzuvlarını kaybeden, yaralanan, can çekişen insanlara yardımcı olmak için gece gündüz çalışan sağlık çalışanlarından tam 281’i hayatını kaybetmiş durumda. 281 sağlık çalışanı…Gazze’de yaşayan 1 milyon 800 bin kişi evinden çıkıp Gazze içinde başka yerlere sürülmüş durumda. Yani Gazze nüfusunun tam yüzde 80’i evsiz barksız durumda şu an. Meseleyi sayılardan ibaret gördüğümüzde dile kolay geliyor. Çoğu zaman istatistiki bir hüviyete büründürülmeye çalışan rakamlardan her birinin, birer ‘insan’ olduğunu sürekli hatırlamamız gerekiyor. Her biri bir can, her biri bir insan. Gazze’den gelen ölü sayılarının her birinin bir hikayeye, bir yüze, bir hatıraya sahip olduğunu hiç unutmamız gerekiyor.”

“Söz konusu Gazze’yse ses çıkarmayan da suçludur, suça ortaktır” diyen Babacan, “Daha önce de söylediğim gibi sessiz kalan herkes bu zülme bu suça ortaktır. Biz konuşacağız, konuşmak zorundayız. Çünkü Gazze’dekilerin sesini kısıyorlar. Sosyal medyada gönderiler yasaklanıyor. İnsanlar Gazze ile ilgili paylaşımlarından dolayı işinden oluyorlar. Bu nerede oluyor? Avrupa’da oluyor, Amerika’da oluyor. Bilmediğimiz kim bilir başka neler oluyor. Bunlar sadece basına yansıyanlar.” şeklinde konuştu.

İsrail halkına ve tüm dünyadaki Yahudilere seslenenen Babacan:

“Bebek katili Netanyahu ve eli kanlı savaş kabinesi, tüm Yahudileri asırlarca sürecek bir utanca maruz bırakmaktadır. Tarih boyunca acılar çekmiş, zulüm görmüş bir halktır Yahudiler. Adeta topyekun bir ‘failliğe’ hapsetmeye çalışan Netanyahu, sadece Filistinliler için değil Yahudiler için de tehdit haline gelmiştir. Yahudi toplumları itirazlarını daha güçlü biçimde ortaya koymalı ve bu canilere artık dur demelidir. Amerika Birleşik Devletleri ve birçok Avrupa ülkesi anne karnındaki bebekleri öldürmenin, okul, hastane, cami ve kiliseleri bombalamanın, sivil altyapıyı yok etmenin bir meşru müdafaa olarak görülemeyeceğini artık anlamalı, idrak etmelidir. Pek çok Batı ülkesi, şu ana kadar ortak oldukları suçun ve utancın daha fazla taşınamaz olduğunu görmelidir. Bu ülkeler; İsrail’i gözü kapalı desteklemenin, cesaretlendirmenin, askeri ve mali yardımlara devam etmenin, vahşeti artırma dışında bir sonucunun olmadığını anlamalıdırlar."

“Türkiye hamasi söylemlerin değil, çözümün tarafı olmak zorundadır”

İsrail’in Gazze üzerindeki zülmünü anlatan Babacan, Türkiye’nin bu konudaki duruşunu da eleştirdi.

Babacan, “Türkiye, Gazze’deki insani krizi için çaba göstermek, çözüm önerilerini bir an önce somutlaştırmak zorunda. İktidar, Gazze’de yaşananların bir iç siyasi, hamasi söylem malzemesi olmaktan öte aktif bir oyuncu olarak, barış için rol almak, görev almak zorunda. Önceliğimiz, kalıcı barışın konuşulabildiği bir ateşkes olmalıdır, önce silahlar susmalıdır. Arkasından kapsamlı bir çözüm için derhal kollar sıvanmalıdır. Hükûmet diplomatik adımların yanı sıra, İsrail’e yönelik ekonomik yaptırımları da derhal devreye sokmalıdır.” ifadelerini kullandı.

Hibya Haber Ajansı